Translate

30 Haziran 2011 Perşembe

Orhan Veli’yi En Çok Eleştiren Şair?..


Orhan Veli, kimimize göre “büyük şair” olabilir ama Cemal Süreya onu şair gözüyle hiç de öyle görmemiş. 

Türkiye’deki değişim ve dönüşüm şiirde her zaman yankılandı...
Önemli yansımalardan  ilki, 1941’de “Garip”te Orhan Veli’nin yanısıra Melih Cevdet ve Oktay Rıfat’ın “Birinci Yeni”si ise, “İkinci Yeni” şairlerin toplumdaki dönüşüme tuttuğu ikinci önemli aynaydı. 

Cemal Süreya da ikinci grupta yeralan bir şair olarak, Orhan Veli’nin hakkını teslim etmekle birlikte yer yer onu küçümsemekten kaçınmaz.

“ORHAN VELİ ŞİİRİ SİVİLLEŞTİRDİ”

“Irmağın yatağını daha doğal bir vadiye indirdi. Şiire kasket giydirdi, sivilleştirdi onu. Bugünkü şiir verimleri onun da verimleridir biraz. (…) Türk şiirinin kavgasını kazandı. Kendi şiirinin kavgasını kaybetti. Öyle sanıyorum ki hepimizin onun serüveninden alacağımız büyük dersler var.” sözleri, Cemal Süreya tarafından Orhan Veli için söylenmiştir. 

C.Süreya’nın, Orhan Veli’nin şiirine eleştirilerine yönelttiği eleştiriler ise, şiirde yenilik ya da yenileşme ararken ya da kurarken, neye dikkat edilmesi gerektiğini de ortaya koyduğu için önemlidir:

“ASIL ŞİİRİNİ YAZAMADI”

“-Orhan Veli, büyük kavgasını sürdürürken eski sanata karşı cevaplarını yazılarında değil, hep şiirlerinde vermek istedi; başka türlü söylersek, yeni bir şair ne olmalıysa onun değil, eski şiir ne değilse onun çevresinde dolanmaya başladı. Bu onu sınırladı. Tam anlamıyla özgür olmasını daha ilk noktada engelledi. Bu yüzden yeni bir sanatın gizli, el değmedik olanaklarını kazanmaya pek fırsat bulamadı. Oysa yeni şiir, eski şiirin tersi değil, çok daha başka birşeydi. (…) Orhan Veli bu yola giremedi, asıl şiirini yazamadı."

“BÜTÜN GEMİLERİ YAKMANIN NEŞESİ”

“-Orhan Veli, şiirlerinde eski şiirle o kadar uğraştı ki, kendi sanatının estetik yönüyle ilgilenmeye pek vakit bulamadı. Oktay Rıfat’la Melih Cevdet Anday’ın Orhan Veli’nin ölümüne yakın zamanlardaki şiirleri de öyledir. Bütün gemileri yakmanın neşesi içindedirler ama, bir yetinme duygusunu yaşadıkları, ötesini pek fazla düşünmedikleri de anlaşılmaktadır"

“KENDİ GELİŞİMİNİ ÖZGÜR BIRAKMADI”

“-Mısra yok, ölçü yok, müzik yok, imge yok, güzel yok, kafiye yok, metafizik yok, dram yok. Ve bunlar eski şiirde var diye yok. Üstelik o sırada yardımcı malzemeye çok ihtiyacı olan Orhan Veli’nin şiir-ötesi alanlardan da yararlanmak istemediğini görüyoruz. Tarihsel, toplumsal verilerle, felsefeyle, coğrafyayla da ilgilenmiyor hiç. İşe sıfırdan başlamak istiyor. Bu sıfırdan çok şey doğabilirdi. Ama kendi gelişimini özgür bırakmak, bu arada bütün malzemeyi, bütün şiirsel durumları kendine koşullandırmak suretiyle…"

“AFACAN ŞİİRLER”

“-Oysa Orhan Veli halk gibi, hatta ‘halk olarak’ yazılan bir şiirin peşindeydi. ‘Halk için, halk tarafından.’ Bence çıkışındaki biçim başkaldırması bu amacını zararlandırıyordu. Garip’teki afacan şiirlerin sonra sonra Yaprak’taki toplumsal yergi şiirlerine dönüşmesi belki de bu çelişkinin giderilmesi için atılınmış bir serüvenin sonucu oluyor. 

(Şapkam Çiçekli Dolu, Toplu Yazılar I, Cemal Süreya, YKY Yayınları)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder