Translate

16 Haziran 2011 Perşembe

Sartre’ın Almanya Tutsaklığı ve Heidegger

Fransız yazar ve düşünür Jean Paul Sartre, Almanya’da İkinci Dünya Savaşı yıllarında Almanlar tarafından hapse atılmasaydı, varoluşçuluğun yapı taşlarından, “Varlık ve Hiçlik”i  (L’Etre et le Neant) yazar mıydı ya da daha farklı bir felsefi çizgiye yönelir miydi?
Simone de Beauvoir, Sartre’a, savaş yıllarında “Varlık ve Hiçlik”e nasıl geldiğini sorar ve aralarında şöyle bir diyalog geçer:
“JPS—Pekala, L’Etre et le neant hakkında notlarımda çok şey yazdım. Kitapta yeralan düşünceler, savaş rezaleti sırasında yazılmış olan ve doğrudan doğruya Berlin’deki yıllarımdan gelen notlarımdan hareketle oluşmuştur. O sıralarda metinler elimde olmadığından herşeyi kendikendime yeniden icat ettim. Tutsak kampında Almanların bana niçin Heidegger’den armağan verdiklerini bilmiyorum; bu benim için bir giz olarak kalmaktadır. Tutsaklığım sırasında neyimin eksik olduğunu soran bir Alman subayına şöyle yanıt verdim: Heidegger.

“SdeB—Belki Heidegger’in rejim tarafından iyi görülmüş olmasındandır…
“JPS – Belki. Her neyse, tutup onu verdiler bana. Kocaman, pahalı bir cilt. Şaşılası şeydir çünkü o zamanlar kimseye çiçekler sunarak davranılmıyordu, biliyorsunuz. 
“SdeB – Evet, bilmez olur muyum. Biraz gizemli görünüyor. Heidegger’den okuduklarınız hep o zamankiler mi oldu?
“JPS – Heidegger’i tutsak kampındayken okudum. Onu kendisinden çok Husserl aracılığı ile anladım zaten. Daha önce de 36’da biraz okumuştum zaten…”

(Veda Töreni ve Jean Paul Sartre’la Söyleşiler, 1974, Simone de Beauvoir, Varlık Yayınları) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder