Translate

1 Temmuz 2011 Cuma

Metin Eloğlu: “Anadan Doğma İstanbullu”


Metin Eloğlu için, “Anadan doğma İstanbulludur.” tanımını yapan bir başka şair Turgut Uyar’dır. Eloğlu’nun şiirinin özgünlüğünü inceleyen Uyar, onu Yahya Kemal’in İstanbulluluğuyla karşılaştırır: 

Yahya Kemal’deki İstanbul tutkusu, biraz fetih milliyetçiliğine, biraz da aruz uyumuna karışır. Bu onda, bir bakıma, Cumhuriyet’ten önceki Orta Asya salgınına karşı durmak sezgisiyle, duygusuyla açıklanabilir. Osmanlılığı tarih önünde tescil etme çabasındadır. İstanbul sevgisi, bu yolda onun için bulunmaz bir konudur. Oysa Eloğlu, anadan doğma İstanbulludur. Durmadan İstanbul’u ya da başka yerleri fetheden bir ordunun adamı değildir. Orda doğmuştur, anası da orda doğmuştur, sadece bu yüzden sever, bu yüzden bağlıdır oraya.”

“KOMŞUDAN AZICIK İSTANBUL İSTEMELER…”

Uyar, Eloğlu için, “O kadar İstanbulludur ki, sadece Üsküdarlıdır.” der. Eloğlu, İstanbul’u yaşamının bir parçası olarak şiirine yansıtır:

“Kendi yapısına da karışmış, bir bakıma bütünlemiştir onu İstanbul; şiirini çerçeveler Eloğlu’nun; görenekleri, sözcükleri, benzetmeleri, anıları ve doğası ile ‘Karanfiller, şırfıntılar, fesleğen kokuları, eltiler, gidip komşudan azıcık İstanbul istemeler…’ Hem İstanbul’u sever, hem öfkelenir İstanbul’a. Bu sevgi ve öfke, açıklanmaz bir şekilde birbirini izler. Eloğlu, İstanbul’da somut karşılığını bulduğu, yıpranmış, bozulmuş, yozlaşmış bir düzenin içindedir, o düzeni yaşar, alışkanlıkları ile o düzenden sıyrılamaz, hatta korumak ister o düzeni. Ne var ki, bilip gördüğü, tanıyıp saptadığı bozukluklara katlanamaz. Biçim de veremez. Öfkeye gider. Değiştirme gücünün yetmeyeceğini anlayınca da, alabildiğine üstüne gider bozukluğun; eğlenir, kızar, kötüler, sonra dayanamaz, gene sever.”

“GARİP”İ AŞTI…

Turgut Uyar, Eloğlu’nun gelişinin, “Garip” döneminin sonlarına rastladığına ve “Garip” akımının bütün özelliklerini taşıdığına ama onu aşarak kendi bağımsız şiirini kurduğuna dikkat çeker: 

Eloğlu’dan sonra ‘Garip’ şiiri yazmak, Orhan Veli için bile, biraz da bu yüzden imkansız hale gelir, ‘Cep delik cepken delik” biraz da bu yüzden başarısızdır artık.”

Eloğlu’nun, “Köroğlu” şiirini irdeleyen Uyar, bunun, “İyimser ve aşırı bir romantizmin, bir duygusallığın nasıl yadırgatmadan öfkeye dönüşebileceğini gösteren en güzel örneklerden biri” olduğunu ifade eder.

“İSTAKOZUN ÜSTÜNE MAYDANOZ EKİLİRKEN”

“Yıllardır kullanılan klişelerden edinilmiş bir duygusallığın nerdeyse budalalık olduğu, bu kadar yoğun ve kesin anlatılamaz. Övmez budalalığı Eloğlu, elinden geldiğince yere çalar. Sağlam bir gözlem ve şiir bilgisiyle bir İstanbul tema’sını, bir İstanbul mitini söyleyerek başlar şiirine; ‘Andıkça içim sızlar/Çukurmuhallebici’de yediğimiz o sütlacı’. Şiir başlangıcında delikanlılık, genç kızlık özlemlerine, anılarına dönüktür ve sonuna kadar öyle gitmesine hiçbir engel de yoktur. Ama tam bu sırada, Metin Eloğlu’nun başta sözünü ettiğim kişiliği karışır işe, tam yerinde karışır. Bir sürü saçmalıklar görmüştür, bunların başında çok kullanılan duygusallığın saçmalığını görmüştür; bu yüzden başta tasarladığını ustaca gerçekleştirir. Bu öfkede yalnız şiirsel bir hesaplaşmanın değil, toplumsal bir gerçekliğin somut olarak yaşanmasının da payı vardır: ‘İstakozun üstüne maydanoz ekilirken’, ‘Ali, çerkeztavuğu yerken’, kapuskanın başına çöküp sütlacın anısını – ne denli romantik olursa olsun – yaşamak, düpedüz budalalıktır ve hiç vakit geçirmeden patlar Eloğlu: ‘Kaldır dedim ulan.’

KÖROĞLU

Andıkça içim sızlar
Çukurmuhallebici’de yediğimiz o sütlacı
Suratına çalarım şu sahanı
Canım benim
**
İstakozun üstüne maydanoz ekiyorlar
Bu öğlen Ali’yle dalaştık
Ali çerkeztavuğu yiyor ben niye yemeyeyim
Kaldır önümden şu kapuskayı
**
Kaldır dedim ulan
Kaldır dedim ulan
Kaldır dedim

(Eleştiri Yazıları, derleyen Memet Fuat, Adam Yayınları)
(Bu Yalnızlık Benim, Toplu Şiirler, Metin Eloğlu, YKY Yayınları)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder