Translate

8 Ocak 2012 Pazar

İstanbul’un Fethi Sırasındaki Menkıbeler


İstanbul, 53 gün süren savaş sonunda Fatih Sultan Mehmet’in ordusuna kapılarını açar. Prof İlber Ortaylı, Osmanlı askerlerinin sayısıyla ilgili 100 binden 400 bine kadar varan değişik rakamlar verildiğini ancak gerçekte bunun daha az olması gerektiğini belirtir. 

Şehri savunan Bizanslıların sayısının daha az olduğunu ifade eden Ortaylı, insanların çaresiz kaldıklarında en olmayacak şeylere inandıklarının örneklerinden birini şu sözlerle dile getirir:

“Halk son ana kadar Meryem Ana’nın kendilerini kurtarmasını bekledi. Son gece Ayasofya’daki ayinde imparator, Meryem Ana’nın geleceğini tebliğ etti. Halk hala, Türkler içeri girdiği zaman, meleklerin duvarları yarıp ortaya çıkacakları ve Türkleri kovacakları beklentisi içindeydi. Menkıbeler felaket anında canlanırlar.”

AYASOFYA’YI YAĞMALAYAN HAÇLILAR

Ortaylı, Haçlı seferleri sırasında İstanbul’u işgal eden Katolik Romalıların yaptıkları yağmalama nedeniyle Bizans halkı gözünde itibar kaybettiğine dikkat çeker:

“Onlar için Katoliklik 1204’de muhteşem şehri işgal eden, hileyle, onun bütün zenginliklerini hatta Ayasofya’nın önündeki hipodromda etrafı pirinç levhalarla kaplı dikilitaşın pirinç kaplamalarını bile yağmalayacak kadar görgüsüz, kan dökücü ve bütün kütüphaneleri yokeden Latin istilası demekti. Bu nedenledir ki, hem Bizans’ın son başbakanı Notoras hem Gennadios gibi halkın çok itimat ettiği ruhaniler, ‘Bu memlekette, Freng’in ekmediğindense, Türkün sarığını ve kılıcını tercih ederiz’ demişlerdir.

“Fetihten sonra şurası açık bir vakıadır: Şehir teslim olmadığı için üç gün boyunca ganimete, yani yağmaya müsaade edilir. Bu kuraldır. Eğer şehir bir ayda teslim edilseydi bu olmayacaktı.”

FATİH'İN İSTANBUL’U YENİDEN İNŞAASI

Ortaylı, fetihten sonra, Haçlı seferlerinin yapıldığı 13.yüzyıldan itibaren harap durumda olan İstanbul’un yeniden inşasının gerektiğini ve bunun için Anadolu’nun çeşitli yerlerinden hem Müslüman hem de Hıristiyanların getirildiğini belirtir.

“İnsan deposu sayılan bugünkü Konya, Niğde ve Aksaray vilayeti, yani o zamanki Karaman ve Karaman’ın muhtelif merkezlerinden hem Müslüman Türkler hem de Hıristiyan Türkler kısmen İstanbul’a getirilmiştir. Bu da yetmemiştir. Fatih imparatorluktan kendi kontrolümüzdeki yerlerden Ermeni nüfusu yerleştirmiştir. Bu nedenledir ki 1461’de Bursa’nın metropoliti Hovakim, Osmanlı Ermenilerinin, yani bu milletin başına tayin edilmiştir.”

“Nihayet 15. Ve 16.yüzyıllarda yoğun Yahudi göçüyle İstanbul ve Selanik, Yahudi dünyasının en önemli iki merkezi haline geldiler.”

HÜRREM SULTAN

Ortaylı, Kanuni döneminde edebiyatın çok gelişmiş olduğunu, “Galiçya bölgesinden bir papazın kızı olduğu söylenen” Hürrem Sultan’ın da Türkçeyi çok iyi kullandığını anlatır:

Hürrem Sultan hiçbir zaman Valide sultan olmadığı halde, kendisine padişah çocuklarının anası olarak sultan ünvanı verilmiştir. Bir takım hayır eserleri ile İstanbul’da ve Kudüs’te anılır. Hürrem Sultan şiire meraklıydı ve dili çok iyi kullanırdı. Şahsen Kanuni ile yazışmaları edebiyat tarihimize geçecek sayfalardır; ama bunu merak edip çoluğa çocuğa öğretecek himmet ve gayret kimde kaldı?”

(Osmanlı’yı Yeniden Keşfetmek, İlber Ortaylı, Timaş Yayınları)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder