Translate

10 Temmuz 2010 Cumartesi

Arap Entelektüelin Gözünden Türkler

Arapların Türkler hakkında ne düşündüklerine ilişkin riyavet çoktur.
Ama bunlara hiç girmeden dünya çapında önemli bir Arap entelektüelin Türklere bakış açısını irdelersek, Arap zihniyetinin derinlerinde neler yattığını biraz olsun anlayabiliriz.

EDWARD SAİD

Türkiye’de en çok bilinen kitapları ORYANTALİZM(1978) ve ENTELEKTÜEL(1994).

1935’te doğan Filistinli bir Hıristiyandır (Protestan) .

1948 Arap-İsrail Savaşı’ndan sonra önce Mısır sonra Amerika’ya göç etmiş, Filistin haklarının savunucusu önemli bir akademisyen (2003).

Arap bir entelektüelin gözünden Türkler/Osmanlıların nasıl göründüğünü en iyi, Said’in ORYANTALİZM ile vatanı elinden alınmış bir Filistinlinin yaşamını anlattığı otobiyografik YERSİZ YURTSUZ(1999) kitaplarında bulabiliriz.

SAİD ARAP MİLLİYETÇİSİ Mİ? 

Said kadar güçlü bir entelektüelin her iki kitaptaki tavrı şaşırtıcıdır.

Said, bütün birikimine karşılık ikisinde de, koyu bir Arap milliyetçisi gibi davranır.
Doğduğunda Kudüs İngiliz yönetimindedir.

Filistin’den sonra Mısır’a karşı özel bir bağlılığı vardır.

Bir Arap için bunlar çok doğaldır.

Şaşırtıcı olan, Said’in her iki kitapta da Türkler/Osmanlılardan olumlu ya da olumsuz sözetmemek için özel bir çaba harcamasıdır.

Yaşadığı bölgenin tarihinde başat rol oynamış Osmanlılardan biriki zorunluluk dışında neredeyse hiç sözetmez; sanki hiç böyle bir imparatorluk olmamış, bu toprakları yönetmemiş, Filistin’de Mısır’da Araplar kendi kendilerini yönetmişlerdir.

Said, Osmanlı döneminin hatalarını eleştirip, yerden yere de vursa daha makul olabilirdi.
Ama böyle bir şey de yapmaz, sadece yok sayar!

OSMANLI’NIN KENDİ VAR ADI YOK 

Öyle gariptir ki, ORYANTALİZM’in 126.sayfasındaki şu ifadeler, Osmanlıların adını geçirmemek için Said’in ne kadar zorlandığını kanıtlamaktadır:

“Hiç şüphe yok ki, İslam birçok bakımlardan gerçekten meydan okuyordu. Hıristiyanlığa, coğrafi ve kültürel olarak onu rahatsız edecek derecede yakındı. Yahudi ve Yunan kaynaklarından izler vardı. Hırisyanlıktan alıntılar vardı, eşsiz askeri ve siyasi başarılar elde edilmişti. Hepsi bununla bitmiyordu. İslam ülkeleri Kitab-ı Mukaddes’de zikri geçen ülkelere bitişiktir, hatta onların tam tepesindedir. Daha, İslam hükümranlığının tam kalbi durumundaki (yakın Şark veya Yakındoğu dediğimiz) bölge, her zaman Avrupa’ya en yakın bölge olmuştur. (...) 7.yüzyılın sonundan, 1571’deki İnebahtı Savaşı’na kadar, Arap yahut Osmanlı yahut Kuzey Afrikalı veya İspanyol vechesi altında İslam, Hıristiyan Avrupa’ya hükmetti ya da onu etkili biçimde tehdit altında tuttu.”

Said yukardaki cümlelerinde sadece bir kere Osmanlı’nın adını telaffuz etmiştir. İnebahtı Savaşı'ndan sözederken bile "Osmanlı" dememeyi başarır. Osmanlı ya da Türkler dememek için "İslam hükümranlığı", "Müslümanlar", "Şark/Yakındoğu" gibi ifadeler kullanır.

Bu alıntı sadece bir örnektir, kitap boyunca Said’in bu tavrı belirgin bir şekilde sürer.

BABASI OSMANLI'DAN KAÇTI

Said, Türkler/Osmanlılara karşı olumsuz tavrının bireysel olmadığını, dede/baba silsilesinden kendisine geçtiğinin örneklerini YERSİZ YURTSUZ’da verir:

“Babama sorarsanız, 1920 yılında Amerika’dan geri dönmeye –babam Filistin’i 1911’de terketmişti- onu ikna eden de oğlunu yanında isteyen babaannem olmuştu. (…) Osmanlı ordusuna katılmak zorunda kalmaması için kendisine Filistin’i terketmesini telkin eden babası olmuş anladığım kadarıyla. 1911 civarlarında Bulgaristan’da bir savaş çıktığını, Osmanlıların bölgeye göndermek üzere birlikler toparladığını okumuştum bir yerlerde. Babamın, Bulgaristan’daki Osmanlı ordusunun Filistinli kurşun askeri olmak yollu bir yazgının dehşetinden nasıl kaçtığını gözümde canlandırabiliyordum."

TÜRKLERE KARŞI SAVAŞMAK İSTEDİ

“Amerika’ya yerleştiğinde (babası) Cleveland merkezli bir boya şirketi olan Arco’da satış görevlisi olarak çalışmaya başlamış; bir yandan da Western Reserve Üniversitesi’nde öğrenim görüyormuş. Kanadalıların ‘TÜRKLERLE SAVAŞMAK İÇİN’ Filistin’e asker göndereceğini duyar duymaz sınırı geçmiş ve orduya yazılmış. Ancak bu duyumun aslı astarı olmadığını anlar anlamaz ordudan ayrılmış.”

TARİHİ BİRİKİM HEMEN SİLİNMİYOR
 
Said ve ailesinin tarihi, gerçekte bölgede yaşayan Arap halklarının asırlarca süren Osmanlı yönetimine karşı  biriken öfkelerinin yansımalarıyla dolu.

Bütün bunlar Edward Said gibi bir devi eleştirme/küçümseme amacıyla yazılmadı.
Sadece bir gerçeğin tespiti içindi...


Sözümüz hayal aleminde yaşayanlara…

Toplumların hayatında derinlere işlemiş olan izler öyle birkaç günde silinemiyor!
Görmek isteyenler için örnekleri ortada...

Biline…

(Edward Said, Oryantalizm/ Entelektüel/ Yersiz Yurtsuz)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder