Translate

23 Temmuz 2010 Cuma

Carl Sagan’ın KOSMOS’u


İSKENDERİYE KİTAPLIĞI’NA AĞIT
 
Prof Carl Sagan'ın, 1996 yılındaki ölümüne kadar astronomi konularında insanları aydınlatma amacının bir parçası olarak yazdığı önemli kitaplardan biri COSMOS'tur. Aynı zamanda bir tv dizisi olarak da çekilmiştir.

Bu kitap, dünyadaki yaşam ve uzayla ilişkilerinin ötesinde, insanoğlunun yıkıcılığının ve fanatizminin, gelişmesini nasıl engellediğini de anlatır.

SaganBüyük İskender tarafından, Mısır’da kendi adını taşıyan İskenderiye kentinde inşa ettirdiği büyük kitaplığa bir tür ağıt yakar  bu kitapla.

M.Ö. 3.yüzyılda, kuruluşundan, yok edildiği yedi yüzyıl sonrasına kadar, bu kitaplığın başta antik Yunan dönemi düşünürleri olmak üzere bütün bölge için önemli bir okul olduğunu, yarım milyon kitap bulunduğunun tahmin edildiğini ifade eder.

Sagan, bunun önemini vurgulamak için şu örneği verir:

1450 yıllarına doğru matbaanın icadından önce tüm Avrupa’daki kitap sayısı ancak on binlerle ifade edilebilirdi. Hepsi de elyazmasıydı. Çin’de M.Ö. 100 yıllarında kitap sayısı, 1450’lerde Avrupa’daki kitap sayısı kadardı.”

BAŞPİSKOPOSUN MÜRİTLERİ

Sagan, kitaplıkta çalışan son bilginin, matematikçi, astronom, fizikçi ve Yeni Platoncu felsefe okulu önderi olan Hypatia adındaki kadın olduğunu belirtir. 370 yılında İskenderiye’de doğmuş olan Hypatia döneminin İskenderiyesi uzun zamandır Romalıların egemenliği altındadır:

“Kölelik klasik uygarlığın canlılığını çürütmüştü. Hıristiyan Kilisesi yeni doğmuştu; gücünü kökleştirerek putperestliğin etkisini ve kültürünü silmeye çaba harcıyordu. İskenderiye Başpiskoposu Cyril, Hypatia’nın Romalı valisiyle olan yakın dostluğu, öğrenimin ve bilimin simgesi olması, bunun da kilise tarafından putperestlikle eş görülmesi nedeniyle ondan nefret ediyordu. 415 yılında bir gün işe giderken Başpiskopos Cyril’in müritleri tarafından yolda kıstırıldı. Atlı arabadan indirildi, elbiseleri yırtıldı ve katiller ellerindeki deniz kabuklarıyla Hypatia’nın etlerini kemiklerinden kazıdılar. Kalıntısı yakıldı, eserleri yok edildi ve adı unutuldu. Cyril’e ise azizlik payesi verildi. (…) Hypathia’nın öldürülmesinden sonra kitaplığın son kalıntıları yok edildi.”

GERİYE KALMAYANLAR

Sagan, İskenderiye Kitaplığı’nın yok edilmesinin, birçok keşfin iki bin yıllık gecikmeyle bulunabilmesine yolaçtığını belirtir.
 
Buna verdiği örnek ise son derece çarpıcıdır:

“Yerküremizin küçük bir dünya olduğunun anlaşılması, birçok önemli keşfin yapıldığı Ortadoğu’da aydınlığa kavuşmuştur. Bu keşif M.Ö. üçüncü yüzyılda, o dönemin en büyük metropolü sayılan Mısır’ın İskenderiye kentinde oldu. Bu kentte Eratostenes adında biri yaşıyordu. (…) Aynı zamanda İskenderiye Kent Kitaplığı’nın da yöneticisiydi. (…) Eratostenes, yerküremizin çevre ölçüsünü yüzde bir, ikilik bir hata payıyla bulabilmişti. Bunu 2.200 yıl önce bulduğuna göre, yaptığı hata çok büyük sayılmaz. (…) Kristof Kolomb’un ilk yolculuğu kelimenin tam anlamıyla Eratostenes’in hesapları sayesinde gerçekleşmiştir. (…) M.Ö. 3.yüzyıldan itibaren altı yüzyıllık bir süre boyunca insanların İskenderiye’de başlattığı bu düşünsel serüven, bizi uzay kıyılarına götürmüştür.”

“GÜNEŞ SİSTEMİNİ BİLİYORLARDI”

İskenderiye Kitaplığı’nın yakılıp yıkılan yapıtlarının başlıklarının çok az bir bölümü bilinebiliyor. Sagan, Sofokles’in kitaplıktaki 123 yapıtından yalnızca yedisinin geriye kaldığını, Eskhylos’la Euripides’in yapıtları için de durumun aynı olduğunu ifade ediyor.

“Her biri elle yazılmış papüris tomarı olmak üzere kitaplıkta o zamanlar yarım milyon kitap bulunduğu sanılıyor. (…) Bu eserlerden yalnızca küçük bir bölümü kalmıştır. Bazılarının da insanın içini burkan bölük pörçük parçaları. Günümüze kalan bu bölük pörçük parçalar bile insan zihnini uyarıcı ne denli zengin bilgiler taşıyor, bir bilseniz! Örnegin, kitaplığın raflarından birinde bulunduğunu bildiğimiz Sisam’lı astronomi bilgini Aristarkus’un kitabında, yerküremizin gezegenlerden bir tanesi olduğuna ve onlar gibi Güneş’in etrafında döndüğüne ve yıldızların çok uzaklarda olduklarına değiniliyordu. Bu ifadelerin hepsi de doğru olduğu halde, sözü edilen gerçeklerin yeniden bulunması için iki bin yıl beklemek zorunda kalınmış oldu.”

DÜNYA TARİHİ DE YOKOLDU

Sagan, kitaplıkta yokolanlardan birinin de Tufan’a kadar geçen dönemin tarihi olduğunu belirtiyor:
“Biliyoruz ki, Berossuz adında Babil’li bir rahibin yazdığı üç ciltlik Dünya Tarihi kayıptır. Bu kitabın ilk cildinin dünyanın yaratılışından Tufan’a kadar uzanan dönemi içerdiği sanılıyor. Sözü geçen kitapta yazar, bu dönemi 432 bin yıl olarak belirttiğine göre, Tevrat kronolojisinin yüz katı bir zamanı kapsıyor demektir.”

MU VE ATLANTİS KALINTILARI MIYDI?

Belki de o dönemde bilinmesi imkansız görünen tüm bilgiler ve birçok kişinin daha çok savunduğu gibi Mu ve Atlantis'den geriye kalan insanların ürettiklerinin bir dökümüydü.

İskenderiye Kitaplığını yokedenlerin, Irak'ta, Suriye'de müzeleri yağmalayanlardan farklı olmadıkları da düşünülebilir. İçlerinden işlerine yarayacak herşeyi alıp, geriye kalan insanların bunlardan yoksun olmaları ve hep kendilerinin önde olmalarının sağlamak istemiş olabilirler mi?

Ama antik Yunan bilginlerinin yaptığı buluşların bugün bile şaşırtıcı olması ve hemen çoğunun Mısırdan etkilenmiş olmaları ve Mısır'ın tarih boyunca çok önemli bir kaynak olması, bu varsayımı düşünülebilir kılıyor.


(Carl Sagan, Kosmos, Altın Kitaplar ) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder