Translate

4 Haziran 2010 Cuma

Dostoyevski’nin Dört Kez Yazdığı Roman


Dostoyevski sonradan bütün yaşamı boyunca yapacağı gibi, ilk kitabı için de bir plan oluşturur; çalışması ilerledikçe bu planı sürekli değiştirir ve yeni ayrıntılarla zenginleştirir. Dahası Dostoyevski‘nin, kısa öyküler dışında, hiçbir zaman belli bir kitap üzerinde çalışmadığı, hep birbiriyle çelişen planlarla uğraştığı ileri sürülebilir; sonuçta tamamladığı eser, en başta amaçladığı ile ya hemen hiçbir benzerlik taşımamakta ya da en azından taşımaz görünmektedir.

‘Evet, eskiden olduğu gibi bugün de bana en çok acı veren şey, araçlarım üzerinde egemenlik kuramamam(bunu yapmayı hiçbir zaman öğrenemedim). Bir roman yazmaya başladığımda, onun içine birsürü başka romanı ve uzun öyküyü tıkıştırıyorum; bu nedenle ortaya çıkan bütün, ölçüden ve uyumdan yoksun oluyor.’

DÖRT KEZ YAZDI

"Dostoyevski bu satırları 1871 yılında, yani ilk büyük anlatısı olan İnsancıklar‘ın yayınlanmasının üzerinden çeyrek yüzyılı aşkın bir zaman geçtikten sonra yazmıştır. Dostoyevski bu romanı dört kez kaleme almış ancak dördüncüde metnin son metin olduğunu benimsemiştir; metin, Dostoyevski’yle aynı evde oturan Grigoroviç‘in hoşuna gitmiştir. Grigoroviç, ilerici ya da bugünkü deyişle solcu aydınlar çevresindendi ve bu çevrenin tartışmasız manevi lideri, kendisinden günümüzde de sık sık alıntılar yapılan denemeci ve eleştirmen Wissarion Belinski‘ydi. (…)

'Olay, Grigoroviç‘in, şair ve yayıncı Nekrassov‘a İnsancıklar‘ın son metnini okumasıyla başlamıştı. Grigoroviç okumayı bitirdiğinde, saat sabahın dördü olmuştu. Roman ikisini de gözyaşları dökecek ölçüde etkilemişti. Bu nedenle yalnızca kendilerinin bildiği bu başyapıtın yazarını uyandırıp onunla birlikte olayı kutladılar. Daha sonra metni, kendilerinden on yaş büyük olan Belinski‘ye götürüp, ona büyük bir çoşku içerisinde Rusya’da yeni bir dehanın, ikinci bir Gogol‘ün ortaya çıktığını haber verdiler. Eleştirmen romanı okuyup hayran kaldı ve bu hayranlığını duymak isteyen herkese anlattı.”

(Parçalanmış Gerçeklik, Manes Sperber, Can Yayınları)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder