Translate

8 Haziran 2010 Salı

Küresel Kriz ve Yeni Hitlerler

Küresel krizin yeni Hitlerler üretip üretmeyeceğini zaman gösterecek ama 1929 krizini, birinci ve ikinci dünya savaşlarını yaşamış Avusturyalı yazar Stefan Zweig’ın tanıklıklarını bir kez daha okumanın tam sırası. Kendisini yirminci yüzyılın Erasmus’u olmaya adamış ama hayalkırıklığını hayatıyla ödemiş Zweig’ın Dünün Dünyası adlı anı kitabı, Can Yayınları tarafından yeni çevirisiyle bir kez daha yayınlandı.

TEHLİKEYİ GÖREMEMEK

Zweig’ın karısıyla birlikte 1942 yılında Brezilya’da hayatına son vermesinden önce yazdığı bu kitap, sanat dışında bir şeyle uğraşmasını gerektirmeyecek kadar güvenli ve huzurlu bir Avrupa’nın, adım adım önce savaş, sonra Hitler karanlığına gömülmesi nedeniyle duyduğu acının hikayesi de sayılabilir. Dünün Dünyası, aynı zamanda Hitlerlere karşı bir uyarı kitabı. Zweig, ömrünün sonuna doğru, “Neden tehlikeyi göremedik, nasıl bu noktaya geldik?” sorusuna, bütün içtenliğiyle karşılık vererek kendisinden sonraki kuşaklara karşı görevini yerine getiriyor.

HİÇ ÖNEMSEMEDİ

Zweig, “Tarihin değişmez yasasıdır, çağa damgasını vuran önemli olayların nasıl başladığını dönemin çağdaşları fark etmez” sözleriyle o günün aydınlarının ve elitlerinin küçümsedikleri Hitler’e bir gün boyun eğmek zorunda kalacaklarını öngöremediklerine dikkat çeker. Zweig, ilk kez Hitler adını, “kaba bir kışkırtıcı, cumhuriyet ve Yahudi karşıtı” olarak duyduğunu ama hiç önemsemediğini hatırlar. Ama zamanla bu küçük grup genişler, talimler, yürüyüşler yapar, gamalı haçlar çizmeye başlarlar. Zweig, bu birliklerin eski ya da görevli askerler tarafından eğitildiklerine inanır.

HİTLER'İN KİTABI

1923 yılında, hükümet devirme girişimi bastırılarak Hitler tutuklanır. “Ancak birkaç yıl sonra yine ortaya çıktı ve şimdi galeyana gelen memnuniyetsizlik dalgası onu hızla zirveye taşımaya başladı. Enflasyon, işsizlik, siyasi krizler ve en az onlar kadar dış ülkelerin aptallığı Alman halkını patlama noktasına getirmişti. (…) Fakat bizler tehlikenin hala farkında değildik. Hitler’in kitabını okuyan çok az sayıdaki yazar bile, onun programına kafa yoracağına, caf caflı üslubuyla dalga geçiyordu. Büyük demokratik gazeteler uyarmak yerine, ağır sanayinin paralarıyla ve fütursuz borçlanmalarla zar zor desteklenen bu kışkırtma eylemlerinin öyle ya da böyle yarın, öbür gün son bulacağını söyleyerek okurlarını her gün yeniden avutuyorlardı.”

BOLŞEVİZM KORKUSU

Hitler’in, birbirine düşman kesimlerin hepsine bol keseden sözler verdiği için iktidara gelişine, faizden bıkan küçük burjuva da, Bolşevizm korkusu yaşayan ağır sanayici de, komünizmden ürken sosyal demokratlar da sevinirler. Hatta Alman Yahudileri bile, “pek huzursuz sayılmazlardı.” Hükümete gelen bakanların Jakobinlikle ilgilerinin kalmayacağını ve “Alman şansölyesinin anti-semitik kışkırtıcılıktan doğal olarak vazgeçeceğini umuyorlardı.”

Hitler Ocak 1933’te başbakanlığa geldiğinde hiçbir şeyi birden bire yapmaz. “Hitler iktidara geldikten birkaç ay sonra kitapların meydanda, herkesin gözleri önünde teşhir edilip yakılması gibi inanılmaz şeylerin gerçekleşebileceğine en ileri görüşlü insanlar bile ihtimal vermiyordu.”
 
KANDIRMA TEKNİĞİ

Hitler, uyguladığı “insanları kandırma tekniği” ile her zaman bir hamle yapıp sonra ara veriyordu; bu hamlenin fazla gelmediği ve dünya vicdanının bu dozu kaldırıp kardırmayacağını görmek için bir süre bekliyorlardı.

Zweig, Yahudi olduğu için kitaplarının yok edilmesi sürecinde de, “doz artırma” taktiğinin kullanıldığını anlatır. Hitler, aralarında Zweig ile birlikte Thomas Mann, Freud ve Einstein’ın da bulunduğu kişilerin kitapları için önce toptan yasaklayan bir yasa çıkarmaz. Bu yasa çıkarılmadan iki yıl önce, kitaplara ilk saldırıyı resmi sorumluluğu olmayan Nasyonal Sosyalist üniversitelilere yaptırır. Yahudileri boykot kararını uygulamak için önce “halkın öfkesi”ni harekete geçirirler, daha sonra yasa çıkarırlar.

AVRUPA HİTLER'İN İŞGALİNDE

Zweig, 1933 Ekim ayında, Salzburg’taki evinden ayrılarak Londra’ya gider ve bir daha da bu eve geri dönemez. Hitler gerçek yüzünü gösterdikçe, sürgün hayatına bu şehirde başlamak kaçınılmaz olur. Oysa o, Dünya Fikir Mimarları üçlemesinin ilk cildi Üç Büyük Usta, Amok Koşucusu ve Bilinmeyen Bir Kadının Mektupları, İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar, Fouche, Marie Antoinette, Erasmus kitaplarını yayınlamış ve büyük ün kazanmış bir yazardı. Bütün bunları bir Avrupalı olarak yapmıştı ve o Avrupa’nın artık tümüyle Hitler’in işgali altında olduğunu hiçbir şekilde kabullenemeyecekti.

DÜNÜN DÜNYASI
BİR AVRUPALININ ANILARI
Stefan Zweig,
Çeviren: Gülperi Sert,
Can Yayınları,
Aralık 2008,
440 sayfa,

Radikal Kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder