Translate

4 Haziran 2010 Cuma

James Joyce’un Dil Hazinesi

“Birkaç gün sonra kendisiyle tanıştığım bu James Joyce, İngiltere’yle en küçük bir ilişkiyi bile büyük bir sertlikle geri çevirirdi. O İrlandalıydı; İngilizce yazıyordu ama, İngilizce düşünmüyor, düşünmek de istemiyordu. O gün bana, ‘Ben’ demişti, ‘bütün dillerin üstünde kalacak ve herkese yararlı olacak bir dil istiyorum. İngilizce’de, düşündüğümü geleneğe bağlı kalmadan anlatamıyorum.’ Bu sözlerin anlamını pek kavrayamamıştım. Çünkü onun Ulysses’i yazmakta olduğunu bilmiyordum. Bana A Portrait of the Artist as a Young Man (Sanatçının Genç bir Adam Olarak Portresi) kitabının elinde bulunan tek nüshasını bana ödünç vermişti; bir de kısa dramı Exiles (Sürgünler).

HER DİLDEN DÖRT BEŞ KELİME

"Ona yardımı dokunsun diye bunu çevirmek istedim. Onu daha yakından tanıdıkça dil gücünün akıllara durgunluk verirliğiyle, gittikçe şaşkınlaşıyordum. Elektrik ışığında porselen gibi parıldayan ve çekiçle dövüle dövüle oluşturulmuşa benzeyen yuvarlak alnın arkasında, bütün sesli harfler ve deyişler üst üste yığılmıştı; o da bunları pırıl pırıl bir ustalıkla ve oynarcasına rahat kullanıyordu. Bir gün Portrait of the Artist’inde çetin bir cümleyi nasıl Almancalaştıracağımı sormuştu; birlikte önce İtalyanca ve Fransızcaya aktarmayı denedik; Joyce’da her söz için hem de her anlamdan ve lehçeden, dört beş kelime hazırdı ve bunların tam değerini, en küçük ayrıntılarına değin bütün ağırlığını iyi biliyordu. (…) Bu yapayalnız, bu hiç kimseyle bir bağlantı kurmamış insanın günümüzde bir göktaşı gibi parlayan bir yapıt (Ulysses) verdiğini görünce hiç şaşmadım.”

(Dünün Dünyası, Stefan Zweig, Can Yayınları)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder