Translate

8 Haziran 2010 Salı

Zweig, Dostoyevski ve Tolstoy’un izinde…

Stefan Zweig’ın, Can Yayınları tarafından yıllar sonra yeni çevirisiyle bir kez daha yayınlanan Bir Kadının Yaşamından 24 Saat ve Bir Yüreğin Ölümü adlı öyküleri, birbirinden çok farklı kimlikler ve çevrelere ait olsa da iki “yaşlı”nın başından geçenleri anlatır. İlk öyküdeki İngiliz aristokrat Mrs C 67, ikinci öyküdeki çok zengin Yahudi Salomonsohn 65 yaşındadır. İlk öykü Dostoyevski’nin Kumarbaz romanını, ikinci öykü ise Tolstoy’un İvan İlyiç’in Ölümü öyküsünü çağrıştırır.

DOSTOYEVSKİ VE TOLSTOY'DAN ÇAĞRIŞIMLAR

Zweig, Dünün Dünyası adlı anı kitabında, kendisinin yazarken kitabının akıcı olması için acımadan nasıl kısaltmalar yaptığını anlattıktan sonra, “Elime aldığım kitapların onda dokuzu gereksiz betimlemeler, anlamsız diyaloglar, önemsiz figürler, gereksiz öykülerle dolu olduğundan sürükleyicilikten ve dinamizmden uzaktı. Hatta usta yazarların en ünlü klasik eserlerinde bile göze batan ve zoraki uzatılan pasajlar beni çok rahatsız etmiştir” demişti. Zweig, editörlere klasiklerin “fazlalıklarının atılarak” da yayınlanmasını önermiştir. Buna dayanarak, Zweig’ın bu iki öyküyü yazarken, bilinçli olarak Dostoyevski ve Tolstoy’un eserlerini çağrıştırdığını söylemek abartı olmaz.

EDİTÖRLERE ÖNERİ

Zweig’ın, Dostoyevski ve Tolstoy’un hem hayatlarını hem de eserlerini çok iyi incelediği ve her ikisiyle de ilgili Dünyanın Fikir Mimarları dizisinde unutulmaz denemelere imza attığı dikkate alınırsa, bir ihtimal, Zweig, editörlere yaptığı öneriyle ilgili kendisi bir deneme yapmış olabilir ve bu nedenle çok açık bir şekilde bu iki ünlü eseri çağrıştırmaktan çekinmemiştir diyebiliriz. Ancak hiçbir şekilde Bir Kadının Yaşamından 24 Saat ve Bir Yüreğin Ölümü adlı öykülerin, birebir bu klasik eserlerin kısaltmaları olduğu söylenemez. Zweig, her iki öyküde de bu çağrışımların ötesine taşarak, anlatımına kendi damgasını vurmuştur.

KUMARBAZ

Bir Kadının Yaşamından 24 Saat’te, Mrs C ile bir kumarbazın Monte Carlo’da tesadüfen karşılaşmaları anlatılır. Mrs C, “Belli bir hedefi olmayan her hayat bir hatadır” düşüncesiyle ahlak anlayışının sınırlarını zorlar ve 24 saat içinde bambaşka bir insana dönüşür. Yıllar sonra dönüp o günü bir kez daha düşündüğünde, “Fakat neyse ki, zamanın çok derin bir gücü var ve yaşlılık tüm duyguları silebilecek güçte” der.

Zweig, bu öyküde çok çarpıcı bir “kumarbaz” portresi çizmesinin yanısıra, “siyah ve beyaz”ın insanın doğasına aykırı olduğunu gösterir.

Yaşam sürprizlerle doludur ve kimse an’ların ne getireceğini ya da ne götüreceğini bilemez. O nedenle, “asla”lara yer yoktur; bunun doğal sonucu kimseyi “dışarıdan” bakarak yargılamamak ve “gerçek” denilen sırrın bambaşka bir şey olduğunu görmemiz gerektiğidir.

"PARA YABANCILAŞTIRDI"

Bir Yüreğin Ölümü ise ne için yaşadığımız ve yaşamın anlamı üzerine bizi düşündürür. Öykü kahramanı Salomonsohn, sevgisiz ve yalnız yaşlılığının sorumlusu olarak parayı gösterir. Zweig, paranın yabancılaştırıcı etkisini yaşlı adamın ağzından vurgular: “para onları bana yabancılaştırdı… ben aptal, tonla parayı bir araya getirdim, kendimden bile çaldım, kendimi yoksul düşürdüm, onların ahlakını bozdum” der. Yabancılaşmanın en üst perdesi, her şeyden kaçış ve adım adım dünyaya veda etmektir. Artık hiçbir şeyi düzeltemeyeceğini bilen yaşlı adama sahneyi terketmek düşer.

BİR KADININ YAŞAMINDAN 24 SAAT
VE BİR YÜREĞİN ÖLÜMÜ
Stefan Zweig
Çeviren: Gülperi Sert
Can Yayınları
115 sayfa
9 TL.
Radikal Kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder