Translate

4 Haziran 2010 Cuma

Zweig’ın Balzac’ı

Stefan Zweig, karısıyla birlikte Şubat 1942’de hayata veda etmeden önce son bir kurtarıcı gibi aylarca Balzac’ı beklemiş ama savaşın kasıp kavurduğu Avrupa’dan bu notlar ancak ölümünden “bir sonraki hafta” Brezilya’ya ulaşabilmiştir. Zweig’ı böylesine bunalıma sürükleyen, Avrupa’yı artık tümüyle kaybettiği inancıdır: “Sanırım bu Avrupa’ya ve orada sahip olduğum hiçbir şeye bir daha dönemeyeceğim” der.

TAM BİR AVRUPALI

Viyanalı Yahudi Zweig, aslında tam bir Avrupalıdır, kendisini öyle görür. Henüz daha AB fikri ortada
yokken, o savaşlar öncesinde Avrupa’nın büyük başkentleri arasında mekik dokuyarak, Avrupa ruhunu yaşar ve eserlerinde yaşatır. Zweig’ın eserleri, bugün artık ne ölçüde varolduğu tartışmalı, “Avrupalılık” ve “Avrupa kültürü” gibi kavramların içini doldurmamızı sağlar.

Dörtte üçü tamamlanmış Balzac, Zweig’ın ölümünden sonra yayınlanır. Her kitabını önce yüzlerce sayfa halinde yazıp sonra adım adım kısaltarak damıtılmış bilgiyi kitap olarak yayınlayan Zweig, Balzac’ın son şekli üzerinde bir kez daha çalışabilseydi, büyük bir ihtimalle yine birçok kısaltma yapardı.

OTUZ YILLIK BELGE

Ama yine de Balzac, Zweig emeği olduğunu hissettirir. Balzac’ı birebir tanımamız ve anlamamız için hiçbir ayrıntı kaçırılmamıştır. Zweig, Balzac için otuz yıl belge toplamıştır. Bununla da yetinmemiş, Hitler karabasanından kaçarak sığındığı Londra’dan, güçlükle bir fırsat yaratıp Paris’e gitmiş ve ondört gün boyunca yeni bilgiler edinmiştir. Ama Zweig, kendisine “düşman” Londra’dan ayrılarak Brezilya macerasına atılırken, kitaplarını ve arşivini de geride bırakmak zorunda kalmıştır.

DEHA

Zweig, Balzac’tan “deha” olarak sözeder. Annesinin kendisinden nefret etmesi nedeniyle doğumundan itibaren bir öksüz gibi, başka bir evde ve yatılı okullarda büyüyen Balzac, kaçınılmaz olarak kitaplara sığınır. İnanılmaz bir hafızası vardır, “bir kitap sayfasını ezberlemek için şöyle bir bakması yeterlidir”. Fransızca veya Latince parçaları ezbere söyleyenleri dinlemesi, tekrarını yapmasını sağlar.

Balzac, yirmiki yaşından otuz yaşına kadar sadece para kazanmak için kötü bir “roman fabrikası” gibi çalışır. Balzac’ın bu yıllarda başlayan yazma hızı, herkesin kaldırabileceği gibi değildir; hiç dışarı çıkmadan günde on beş-on altı saat boyunca yazar, diğer saatlerde düzeltmeleri yapar, mektuplara karşılık verir ve birkaç saatlik uykudan sonra gece on ikide başlayan çalışma aynı hızla sürer gider…

ELLİ BİN FİNCAN KAHVE

Başlangıçta, ailesine ihtiyaç duymadan yaşayabilmek için başlayan bu tempo, sonraları hiçbir zaman bitmeyecek binlerce franklık borçlarını ödemek için gerekli olur. Uyanık kalabilmek için kendisinin hazırladığı özel kahvesini içer. Zweig, bir istatistikçinin Balzac’ın, “elli bin fincan aşırı sert kahve” içtiğini hesapladığını yazar.

Zweig, Balzac’ın hayatına giren kadınlardan hoşgörü ve bazen de acımayla sözeder ama evlilik yaptığı tek kadın olan Madam de Hanskaya’dan nefretini saklamaz. Rus aristokratı bu kadın  
Zweig’a göre, Balzac’ın İnsanlık Komedyası’nı tamamlamasını engellediği gibi, peşinden Rusya’ya sürükleyerek Balzac’ın erken yaşta ölmesine neden olmuştur.

ŞIMARIK KADINLAR

Madam de Hanskaya, kızı ve damadı için Balzac bir bilboquet, eğlenceli bir soytarı olmuştur. Diğer arkadaşlarının yanında Balzac çalışabilmiştir. Ancak durum burada farklıdır. Yaşamları boyunca parmaklarını bile kıpırdatmamış olan bu boş, şımarık kadınlarda gerçek, ciddi bir çalışma atmosferine ters düşen birşeyler vardır” der.

Madam de Hanskaya, Balzac’ın evlenme teklifini uzun yıllar oyaladıktan sonra ancak öleceğini anladığı zaman kabul eden, sıkıntı çekmeden tarihe geçmek isteyen, hesaplı kitaplı bir kadın olarak tanıtılmıştır. Yayıncı, kitapta yeralmasa da, notlarda Zweig’ın, Balzac’ın ölümünden sonra dul eşi ve ailesinin, nasıl Balzac’ın savurganlık zaafına yakalandıklarını ve milyonları hiç duraksamadan nasıl savurduklarını anlattığını belirtmiştir.

Radikal Kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder